Reklam
Tsukuba 1994/ F.Şenol PDF Yazdır e-Posta

Salı, 03 Ocak 2006 23:25

Yıl 1985, EXPO’85 Japonya’nın Tsukuba kentinde düzenleniyor. Televizyonlarda Tsukuba’da yerleşik Araştırma Enstitüleri tanıtılıyor ve o yıl üniversite öğrencisi olan bendeniz, o Enstitülerde araştırma yapmayı hayal ediyorum.

Yıl 1994, JICA’nın katkıları ve PETKİM’in desteği ile bu hayalim gerçek oluyor. JICA’nın Tsukuba merkezinde kalıp, Tsukuba’da yerleşik, dünyanın en gelişmiş laboratuarlarında araştırma imkanı buluyorum.Hayatımın en renkli kesitlerini burada yaşadım. Kaldığımız yere (TBIC’ye) bisikletle 5 dakikalık mesafede oturan bayan Kojima-san bizleri zaman zaman özlediğimiz Türk yemekleri ve özellikle Türk çayı demleyerek çok güzel ağırlardı. Kendisi çok iyi Türkçe biliyor ve Nasrettin Hoca hikayelerini Japonca’ya çevirerek kendi imkanları ile çıkardığı bir dergide yayınlıyor. Ayrıca, bir çok kez ülkemizde düzenlenen konferans ve seminerlere de katılan Kojima-san, Japonca’nın Türk dili ile benzerliklerini de araştırmaktadır.

 Image

Fuji Dağına gelince, onu anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor, onu ancak görüp yaşamak gerekiyor. Japonya ile adeta özdeşleşmiş, Japonya’nın sembolü olmuş bir yerdir Fuji Dağ.

 Tırmanışımızı gece yaparak sabahın erken saatlerinde zirveden güneşin doğuşunu izledim. Manzara çok büyüleyici ve muhteşemdi.

Fuji dağına tırmandığım Ağustos ayında Japonya’da şirketlerin çoğu çalışanlarına yıllık izin veriyor ve yaklaşık iki haftalık tatil günleri olduğundan zirveye tırmanmak için Fuji dağına gelenlerin sayısında bir artış oluyor. Gece tırmanışında ellerinde fenerler ve zilli sopalarla Fuji dağına tırmanan onlarca insanla karşılaşabilirsiniz. Patikalar çok emniyetli ve insanların birbirine güveni çok büyük. Bunu bir örnek ile anlatmak isterim. Grubun içinde Arjantin’den bir JICA katılımcısı da vardı ve o arkadaşımız tırmanış esnasında cüzdanını kaybetmişti. Dönüşte bir polis istasyonuna uğrayıp kayıp cüzdan hakkında bilgileri verdiğimizde bize hiç merak etmememizi, cüzdanı bulan birisi olur ise, hemen Tsukuba’ya ileteceklerini söylediler. Tsukuba’ya döndüğümüzde front deskteki görevliler kayıp olan cüzdanın bulunduğunu ve bir gün sonra kargo ile bize iletileceğini bildirdiler. Biz daha merkeze dönmeden polis istasyonu bizim kaldığımız misafirhaneyi telefonla aramış ve cüzdanın bulunduğu hakkında bilgi vermişti. Cüzdan geldiğinde içinde hiçbir eksik yoktu.

Fuji dağının zirvesinde bulunan tapınakta insanlar  birkaç saniye dualarını ederek ayrılıyorlar. Zirveden aşağı inerken yine onlarca insan gündüz tırmanışı yapıyorlardı. Onlar Fuji Dağından güneşin batışını izlemek için zamanında zirvede olmaya çabalıyorlardı.Japonya’da kaldığım süre içinde Chiba-san ailesi ve arkadaşları (Takahama-san, Isoyama-san aileleri) bizim her zaman yanımızda oldular ve sayelerinde hiçbir haftasonumuz boş geçmedi. Onlarla dostluğumuz hala devam eder, zaman zaman yazışmaktayız.

Japonya’nın insanları insana fevkalade saygılıdır ve yaşam felsefelerinde insana saygı yatmaktadır. Bu adeta birbirlerine saygı gösterme yarışına dönüşmüştür. Bir Japon başka bir insana daha çok saygı gösterdiğinde adeta daha mutlu oluyor. Bunu bir örnekle anlatmak isterim. Her sabah kahvaltı için yemekhaneye girer girmez aşçımız herkese selam veriyordu. Bir taraftan yemek dağıtımını yapıyor, diğer taraftan da yemekhaneye adımını atan kişilere onlardan önce “Ohayo Gozaimasu” dediği için mutlu oluyordu. Birine selam vermek, ona saygı göstermek, saygıya tekrar tekrar cevap vermek, sanırım Japonya’ya giden birçok arkadaşımızın dikkatini çekmiştir.

Konu nezaketten açılmışken aklıma gelen ve dikkatimi çeken bir inceliği daha anlatmak isterim. Davetlerde Japonlar genelde bira içerler, ancak bir Japon, bardağındaki bira bittiyse ve yanında da başka biri var ise o, önce yanındakinin bardağını doldurur, nezaket gereği diğer kişi de şişeyi arkadaşının elinden alıp asıl boş olan bardağı doldurur. Japonya’ya gidecek olanlara duyurulur; yanınızdaki arkadaşınız sizin bardağınızı doldurmak istiyor ise, o sizin bardağınızı doldurduktan sonra sizde hemen onun bardağını doldurun, yada sizin bardağınız boş ise önce yanınızdaki Japon arkadaşınızın bardağını doldurun, onun da hemen sizin bardağınızı dolduracağından ve bundan çok memnun ve hoşnut olacağından eminim.

Şimdi biraz da JICA tarafından verilen programdan bahsetmek isterim. Grup eğitimimiz “Polymer Science and Technology” adıyla düzenlenmiş ve grubumuz 5 kişiden oluşuyordu (Hindistan, Çin, Endonezya, Filipinler ve Türkiye’den birer kişi). Önce bir haftalık oryantasyon kursundan sonra 2 haftalık Japonca konuşma kursu gördük. Kurs sonunda öğretmenimiz tarafından yazılan bir senaryo üzerine film çevirdik (tabi ki konuşmalar hep Japonca’ydı).

4. hafta çalışmalarımızı yapacağımız NIMC (National Institute of Materials and Chemical Research) laboratuvarlarının tanıtımı yapıldıktan sonra Bireysel Programın (Individual Programme) uygulamasına geçtik. Burada grubumuzun her üyesi değişik laboratuvarlarda belirli konularda bir Danışman yardımıyla çalışmalarını sürdürdü. Ben Polimer Fiziği Departmanında Dr. Kazuo Nakayama’nın rehberliğinde “STRUCTURE AND PROPERTIES OF POLYPROPYLENE SHEETS ORIENTED BY SOLID STATE DEFORMATION” konulu araştırma yaptım. Araştırmam aşağıda belirtilen aşamalardan oluşmuştur:

·    Roller-drawing and stretching of PP sheets in different draw ratios

·    Measuring of Rolling Force during roller-drawing

·     Measuring of Tensile Properties

·    Measuring the Degree of Orientation using X-ray Diffractometer

·     Measuring of Morphology using WAXD

·    Measuring the Dynamic Viscoelastic Properties (dynamic modulus E’, E’’ and tgδ) using Dynamic Viscoelastometer Rheovibron

·    Measuring the Melting Point and Heat of Fusion

·    Measuring the changes of a haze and density of the samples with the draw ratio

Gündüzleri NIMC laboratuarlarında çalışıp, akşamları da gönüllü olarak Japonca ve Bilgisayar kurslarına katıldım. Eğitim süresince 2 defa birer haftalık gezilerimiz oldu. Bu gezilerin birinde Japonya’nın kuzeyinde (Sendai, Matsushima, Yonezawa), ikincisinde ise güneyinde (Kyoto, Nara, Osaka, Hiroshima, Fukuoka) yerleşik Araştırma Enstitülerini, Üniversiteleri ve büyük sanayi kuruluşlarını ziyaret ettik. Bu gezilerde ziyaret edilen bölgenin önemli tarihi ve turistik mekanlarını da görme fırsatını bulduk.

 Program süresince JICA’nın da desteğiyle değişik sempozyumlara katılma imkanı bulduk; 26-28 Ekim 1994 tarihlerinde Yokohama’da düzenlenen “International Symposium on Fiber Science and Technology” ve 13-14 Ekim 1994 tarihinde Kyushu Üniversitesinde düzenlenen “The Society of Polymer Science, Japan - 2nd Foreign Researchers and Polymer Students Forum”a katıldık.

Toplam yedi ay süren JICA eğitimim süresince Japonya’yı ve Japon halkını tanıma fırsatı buldum. Özetle, Japonya’da gördüğüm her yer yemyeşil ve çok bakımlı, insanları çok çalışkan ve birbirlerine son derece saygılı ve hoşgörülü.

Son Güncelleme: Cumartesi, 25 Aralık 2010 17:04
 




Arama

Üye Girişi



Etkinlik Takvimi (Events)

Last month April 2024 Next month
S M T W T F S
week 14 1 2 3 4 5 6
week 15 7 8 9 10 11 12 13
week 16 14 15 16 17 18 19 20
week 17 21 22 23 24 25 26 27
week 18 28 29 30

Galeri

Anketler