Reklam
Konniçiva/Erdal Güven - Sayfa 11 PDF Yazdır e-Posta

Pazartesi, 06 Mart 2006 01:50
Makale İçeriği
Konniçiva/Erdal Güven
Sayfa 2
Sayfa 3
Sayfa 4
Sayfa 5
Sayfa 6
Sayfa 7
Sayfa 8
Sayfa 9
Sayfa 10
Sayfa 11
Sayfa 12
Sayfa 13
Sayfa 14
Sayfa 15
Sayfa 16
Sayfa 17
Sayfa 18
Sayfa 19
Sayfa 20
Sayfa 21
Tüm Sayfalar
3 Mayıs 1998 SABAH SPORU
Kuğu gölü balesi eşliğinde sabah sporu yapmaya ne dersiniz. Ben denedim hiç de fena olmuyor. Hem bu işi artık alışkanlık haline getirdim. Her sabah saat yedide kalkıp Kuğugölü Balesi eşliğinde sabah sporumu yapmazsam güne iyi başlayamıyorum.  
Bendeki bu alışkanlık tabiki kendiliğinden gelişmedi. Doğal olarak ben de dış etkenlerden etkilendim. Şimdi efendim Tokyo'da yeni bir eve taşındık ya bu evin tam karşısında yerel bir yayın grubunun binası var. Adamlar küçük bir günlük gazete birkaç dergi de yayınlamalarının yanı sıra asıl uzmanlık dalları kitap yayını ve dağıtımı.  
Neyse bu yeni eve taşındığım günden beri her sabah saat yedide Kuğugölü Balesi ile uyanıyorum. İlk önceleri buna bir önem vermedim. Çılgın bir Japon, müzik setini sonuna kadar açmış Kuğugölü’nü dinliyor dedim. Biraz kızar gibi oldumsa da sonradan, ‘‘Ne yapalım canım belki de adamın en büyük zevki bu İşe gitmeden önce mutlaka Kuğugölü’nün eşsiz ritmiyle kendini bulmak zorunda’’ diyerek ses çıkartmadım. Ama Kuğugölü çalarken birkaç kişinin bir ki üç dört - bir ki üç dört demelerine pek bir anlam veremedim.
Ertesi gün, daha ertesi gün, daha da ertesi gün... Yani anlayacağınız her gün mütemadiyen sabahın yedisinde çalınan Kuğugölü ve beraberinde söylenilen bir ki üç dört - bir ki üç dört nameleri iyice dikkatimi çekmeye başladı. Serde gazetecilik var ya, araştırmacı gazetecilik damarlarım kabardı. Bir sabah saat tam yedide kalkıp pencereden dışarı baktım.  
Aaa bir de ne göreyim bizim yayınevinde çalışan ne kadar insan varsa hepsi binanın önüne dizilmişler. Kuğugölü eşliğinde, ellerini bir balerin edası ile bir aşağı bir yukarı hareket ettirip duruyorlar. Yayınevinin sekreterlerinden editörlerine, sayfa sorumlusundan genel müdürüne kadar yayın grubunda kim çalışıyorsa herkes eksiksiz sabah sporunda. Yetmiş yaşlarında görülen yayınevinin sahibinin verdiği Bir ki üç dört komutları eşliğinde egzersiz yapıyorlar.  
Tabii durur muyum ertesi gün saat tam yedide eşorfmanlarımı giyip binanın kapısında hazır oldum. Benim de gazeteci olduğumu öğrenince sabah sporuna katılmama izin verdiler. Bundan kelli artık ben de her sabah yedide kalkıp komşu yayınevi personeli ile beraber sabah sporu yapıyorum. Hem artık bu işi ben çok sevdim Ankara'ya döndüğümde bu işin yaygınlaşması için Hürriyet Yönetimine dilekçe vereceğim.  
Düşünsenize ne hoş olur, sabahın yedisinde (tamam hadi sırf sizin hatırınız için sekiz olsun) sabahın sekizinde Cinnah Caddesi’nde Hürriyet binasının tam önünde ünlü yazarlar, Emin Çölaşan, Bekir Çoşkun Mümtaz Sosyal ve Kurthan Fişek ile tüm muhabir takımı ve diğer görevliler sabah sporu yapıyorlar. 
Tabii sabah sporu illa Kuğugölü Balesi eşliğinde yapılacak diye bir zorunluluk yok. Biz de alıştığımız gibi yaylalar şarkısı eşliğinde yaparız.  
Özgürlük heykeli
Tamam artık Tokyo'nun da bir özgürlük heykeli var. New York'un olur da Tokyo'un olmaz mı? Hem Japonların özgürlük heykeli Amerikalıların heykelinden daha görkemli görünüyor. Japonlar yeni özgürlük heykellerini şehrin en seyirlik yerine O daiba bölgesinde denizin doldurulması sonucu elde edilen topraklarda yapılan elektronik harikası binaların arasına yerleştirdiler.
Fransa Cumhurbaşkanı Jacgues Chirac 44. kez evet yanlış okumadınız kırkdördüncü kez Tokyo'ya gelmesi nedeniyle bu heykeli bir yıllığına Japonlara hediye etti. Gerçi Fransız yetkililer, bu gerçeği gizleyebilmek için, bu yılın Japonya'da Fransa yılı olarak kutlanacağı gerekçesiyle bu yılı simgelemesi açısından heykelin Japonya'ya getirildiğini söylüyorlar ama siz onlara bakmayın işin aslı benim dediğim gibi. Bir devlet adamı 20 yıl içinde 44 kez bir ülkeye giderse, sonunda vereceği hediyenin ebatları da bu kadar büyük olur.  
Özgürlük heykelinin orjinali New York limanında ve uzunluğu standıyla birlikte 92 metre. 1776 yılında Fransızlar tarafından yaptırılıp Amerika'ya hediye edilmiş. Bu tonlarca ağırlığındaki hediyenin altında ezilmek istemeyen Fransa'da yaşayan Amerikalılar da özgürlük heykelini yapan sanatçıya bir kopyasını yaptırarak tekrar Fransızlara hediye etmişler. Gerçi Amerikalıların yaptırdığı heykel orjinalinden birkeç metre küçük ama olsun o da kadar kusur kadı kızında da olur . 
Paris’in simgesi olan Eyfel Kulesi’nin 4 metre uzun bir kopyası zaten senelerdir Tokyo'nun merkezinde yer alıyordu. Şimdi Paris’te Eyfel Kulesi’nin karşısında duran Özgürlük heykeli de Tokyo'ya geldi ve görüntü tamamlandı. Gerçi yer yokluğundan iki anıt Tokyo’da karşılıklı duramıyor, ya neyse aynı kentte olmaları bile yeter.  
JAPON SÖZÜ  
...Omoeba omowareru  
...Sevginin tek karşılığı sevgidir.

Son Güncelleme: Salı, 07 Mart 2006 05:38
 




Arama

Üye Girişi



Etkinlik Takvimi (Events)

Last month May 2024 Next month
S M T W T F S
week 18 1 2 3 4
week 19 5 6 7 8 9 10 11
week 20 12 13 14 15 16 17 18
week 21 19 20 21 22 23 24 25
week 22 26 27 28 29 30 31

Galeri

Anketler